Mutluluğun Sırrı

Hep bedene çalışır insan nefse. Onu mu yesem bunu mu yesem. Canım kebap çekti. Yok yok lahmacun olsun. Ya o kadar çok menü var ki karar veremedim. Hadi İskender olsun. Keşke bir buçuk söylemeseydim baksana yarısı kaldı. Şimdi çayımızı içelim. Şimdi sigarasız olmaz yemeğin üstüne. Kahve mi içseydim. Ya tatile açık büfe gitmek en iyisi. Hangi elbiseyi alsam? İkisi de çok güzelmiş. Buda çok güzel. En iyisi üçünü de almak. Ah şimde semaverde çay olsada içsek. Ya şimdi mangal yapmak vardı. Hadi sinemaya gidelim mi? Ah hayalim benim dünyayı gezmek istiyorum. Bir karavan hayalim var ki sorma! İstanbul'dan başlayıp Kars'tan çıkmak istiyorum. Bütün şehirleri gezip her şehirde en az üç gün kalmak istiyorum. Gibi gibi gibi. Arzular, istekler. Hepsi bedeni ve nefsi doyurmak için bitmek tükenmek bilmeyen çabalar istekler. Hep nefsi doyuralım. Kimisine paran vardır yaparsın. Kimine para biriktirirsin. Birgün yapmak istersin. Gelecek kaygısı. Çok çalışır uğraşırsın. Yaparsında, artık enerjin kalmamıştır.
Para mutluluk getirirmez arkadaşlar. Şimdi duyar gibiyim sen ver parayı da ben mutlu olurum diyenlerinizi. Maalesef getirmiyor. Ömrünüzü verdiğiniz, uğruna savaşlar verip cefalar çektiğiniz para mutluluk getirmiyor. Para sadece bir malzeme verir size. Benim param var çok mutluyum diyeni duydunuz mu? Mutluyum diyebilir. Mutlu gibi görünebilir. Kimseyi bilemezsiniz. Ha sosyal Medyaya bakarsan herkes güllük gülistanlık. İnsan bir deryadır. Görünüşe aldanma. Mutlu olmak bir tercih meselesidir. Mutlu olmak kişinin kendi elindedir. Nasıl?
Göğsün solunda kalp bulunur. Hadi yaa! Sağında ise ruh bulunur. Hiç ruhunuzu hissedip onu okşadınız mı? Allah aşkına bir ruhunun olduğunun farkında olup yaşayan var mı? Nefsini bedenini doyururken ruhunuzu da doyurmak hiç aklınıza gelmedi mi? Ruhunuza azap vererek mutlu olmayı düşünmek akıl karı değil. İşte size bir sır. Artık değil bu yazıyı okuyan herkes bunu öğrendi. Mutlu olmanın sırrı ruhun doyurulmasındadır. Nasıl?

Her insan Müslüman doğar. Annesi ve babası dinine yön verir. İnsan fıtratı Müslümanlık üzeredir. Şimdi ruhunun farkında olmayanlara...Ne zamandan beri Müslümansın?

Kâlû-Belâ zamanından beri Müslümanım.

Kâlû-Belâ zamanı ne demektir?

Cenab-ı Hak ruhlarımızı yarattığı vakit bunlara hitaben ‘Elestü birabbiküm’ yani ‘Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’ diye sordu. Onlar da ‘Belâ / Evet Rabbimizsin dediler’. O zamandan beri Müslümanım demektir.”

Ruhun doyurulmasına gelince yapılan araştırmalar tek bir ortak sunuca varmış. 

İNSANLARA YARDIM ETMEK, İYİ İNSAN OLMAK. 

Herşey geçici. Kimse mutluluğu madde, kişi, amaç, para, makam yani dünyevi, maddi şeylerde bulamamış. 

Bu konudaki ortak görüş İslamı yaşamak, Manevi yönünü güçlendirmek. Bu aynı zamanda insanı dayanıklı da yapar. 


İşte bahsettiğim parayı iyilik hareketine kullanabiliyorsan mutlusun. Para seni yiyorsa mutsuzsun. İşin aslı bu. Veren el alan elden üstündür. Sadaka belaları def eder. Verdikçe rızkın bollaşır. Kaç Müslüman zekat veriyor bunu hesaplıyor ve dikkat ediyor. Ben Müslüman kişi ekonomisini, Müslüman devletin ekonomisini zekata bağlarım. Kimse ağlamasın. Müslüman artık özüne, değerlerine dönmelidir. 


Yorumlar

Popüler Yayınlar